Hayatta değer verdiğimiz insanların pek azı hayatımıza dışarıdan girer. Ailemiz ve evlatlarımızla aynı kaynaktan geliriz. Farklı bir kaynaktan gelerek birleştiğimiz insanlar da vardır. Mesela arkadaşlarımız. Farklı noktalarda doğup aynı noktada buluşup bilikte akmaya başlarız nehirler gibi. Bazısıyla aynı debide olmayız ,yönümüz farklıdır, suyumuzda taşıdığımız şeyler farklıdır. Yollarımız ayırmak için yönümüzü değiştirebiliriz ya da çoktan onların da yönü değişmiştir. 25 yaşıma gelene kadar arkama dönüp nehirlerin haritasına pek bakmamıştım. Dönüp baktığımda çok uzun soluklu bir kaç nehrin benimle akmaya devam ettiğini gördüm. Yirmi yıl uzunluğunda nehirler. Daha kısaları... Uzunca olup noktalananlar da var, uzun olup denize dökülenler de . Çeyrek asırlık bir çınar oldum ve o nehirler bana su taşıyor. Hayatım kaçında noktalanır ve bana kaç nehir su taşır bilmiyorum ,hayat bu .
Bir kaç yıl önce arkadaşlık tanımım değiştiğinde yolda inecekler olduğunu anlamıştım. Arkadaş yük demek değildi. Zorlayan ,yargılayan,bunaltan,hesap soran bir şey hiç değildi. Beklentilere girip seni tüketen bir şey de değildi. Öyleleri müsait bir yerde ya indiler ya da daha hızlı gidebilmek adına araçtan atıldılar. Hafif bir otobüs daha hızlı gider elbet,yüklerden kurtulmak gerekti.
Bir kaç ay evvel bana bir şey katmayan insanlarla görüşmek vakit kaybı gibi geliyordu. Bu yönde bir hayat tarzı edinecekken benden bir şeyler götürmeyen insanları bana bir katkı sağlamasalar da sevdiğimi ve onlarla olmanın bana iyi geldiğini farkettim. Kararımı gözden geçirdiğimde şuna vardım; Arkadaşınla mutualist ya da kommensalist bir ilişki sürdürülebilirsin ,fakat parazit bir birlikteliğe arkadaşlık denmez. Biyoloji bilmeyenler için sizden beslenen veya üzerinize basarak bir yere gelmeye çalışan insanlara arkadaş denmez gibi bir düşünceye vardım.
Biyolojiye fazlasıyla girmişken arkadaşlığın bir doğal seleksiyon sürecine tabii olduğunu söylemeden edemeyeceğim. Güçlü olan hayatta kalır da diyebiliriz. Doğa yönünden güçlü olmaktan bahsetmediğimi umuyorum ki anlamışsınızdır. İnsan zamanla değişmeye programlanmış bir canlıdır. Düşünceleri , hisleri,değerleri,üzüntüleri,beklentileri,mutlu olduğu şeyler ... Her şey değişkenlik gösterir. Bu süre zarfında hala nehir olduğumuz düşünülürse bazen çılgınca akarken,bazen durulmamız çok normaldir. Engebeli araziler ve iniş-çıkışlı zamanlarda her nehir birlikteliğini sürdüremeyebilir. Doğaya olan saygımızdan bu seçilime boyun eğip yolumuza devam etmemiz gerekir.
Taze bir minimalist olarak sosyal çevre ve arkadaşlık konusunda da bazı sebeplerden küçülmeye gitmem gerekti. İtiraf etmeliyim ki azalttığım her şeyden daha çok ferahlattı beni. Az insan=çok huzur. Sosyal varlıklar olduğumuzu biliyorum ama bilmemiz gereken diğer bir şey ise on adet 10 kuruşun da ,iki adet 50 kuruşun da aynı değere sahip olduğu. İnsanları elbette nicelik olarak yansıtamayız. Belki beni kibirli,itici ya da insanlara değer vermeyen biri sanabilirsiniz. Ama hayat bir daha ele geçmeyecek zamanlarla donatılmışken ,onu neden kıymetini bilemeyecek kişilerle harcayayım ki? Size tavsiyem hayatınız ve vaktiniz konusunda bencil olun.
Lisenin tam ortasında evime daha yakın bir okula nakil olduğumda bir ergen olarak çok zor zamanlar yaşamıştım. İnsan yakından fark edemiyor işte sonradan ''iyi ki'' deyip durdum. Hala birlikte aktığım nehirlere selam olsun. Sonrasında bu değişimin üzerine daha cesur bir değişimle üniversitemi değiştirdim yatay olarak. Özel bir okuldan devlet okuluna geçmek bana başlarda zor gelmiş olsa da yine '' iyi ki'' dediğim yerdeyim. Şimdi ben bunları neden anlatıyorum ? Aramızda kalacaksa ben de bilmiyorum :).Oldukça fazla okul ve sosyal çevre değiştirmiş biri olarak hep arkadaş dolusu havuzlarda yüzdüm ve yeni yeni anlıyorum yapay bir su değilmiş ihtiyacım olan. Kendimi tanımaya ve keşfetmeye başladıkça sakince akan , kaliteli nehirlere daha sıkı sarıldım.
Bugün bir arkadaşımla sohbet ettim uzun uzun .Ona dert yandım,güzel şeyleri yaparken bazen insanlardan ötürü yönümü değiştirmek geliyor içimden diye. Sularıma pis sular karışmaya başlıyor dedim. Arkadaşım '' yolu değiştirme, yoldaşı değiştir'' dedi. İlaç gibi cümlelerdendir kendisi.Arada sen duracak gibi olsan da sana temiz su taşıyan arkadaşlarla akıyor hayat,akması gerektiği yolda. Kimlerle yürüdüğün burada önemli ve anlamlı oluyor işte.
Ben kendime bir yol buldum akacak. Bu yolu bulmam da bugüne kadar hayatıma giren-çıkan-hala olan-hep olacak olan arkadaşlarım dostlarım bana yardım etti. Hepsi iyi ki vardılar ve iyi ki var olacaklar.
Ahmet Hamdi Tanpınarı da anmalı...
Bir kaç yıl önce arkadaşlık tanımım değiştiğinde yolda inecekler olduğunu anlamıştım. Arkadaş yük demek değildi. Zorlayan ,yargılayan,bunaltan,hesap soran bir şey hiç değildi. Beklentilere girip seni tüketen bir şey de değildi. Öyleleri müsait bir yerde ya indiler ya da daha hızlı gidebilmek adına araçtan atıldılar. Hafif bir otobüs daha hızlı gider elbet,yüklerden kurtulmak gerekti.
Bir kaç ay evvel bana bir şey katmayan insanlarla görüşmek vakit kaybı gibi geliyordu. Bu yönde bir hayat tarzı edinecekken benden bir şeyler götürmeyen insanları bana bir katkı sağlamasalar da sevdiğimi ve onlarla olmanın bana iyi geldiğini farkettim. Kararımı gözden geçirdiğimde şuna vardım; Arkadaşınla mutualist ya da kommensalist bir ilişki sürdürülebilirsin ,fakat parazit bir birlikteliğe arkadaşlık denmez. Biyoloji bilmeyenler için sizden beslenen veya üzerinize basarak bir yere gelmeye çalışan insanlara arkadaş denmez gibi bir düşünceye vardım.
Biyolojiye fazlasıyla girmişken arkadaşlığın bir doğal seleksiyon sürecine tabii olduğunu söylemeden edemeyeceğim. Güçlü olan hayatta kalır da diyebiliriz. Doğa yönünden güçlü olmaktan bahsetmediğimi umuyorum ki anlamışsınızdır. İnsan zamanla değişmeye programlanmış bir canlıdır. Düşünceleri , hisleri,değerleri,üzüntüleri,beklentileri,mutlu olduğu şeyler ... Her şey değişkenlik gösterir. Bu süre zarfında hala nehir olduğumuz düşünülürse bazen çılgınca akarken,bazen durulmamız çok normaldir. Engebeli araziler ve iniş-çıkışlı zamanlarda her nehir birlikteliğini sürdüremeyebilir. Doğaya olan saygımızdan bu seçilime boyun eğip yolumuza devam etmemiz gerekir.
Taze bir minimalist olarak sosyal çevre ve arkadaşlık konusunda da bazı sebeplerden küçülmeye gitmem gerekti. İtiraf etmeliyim ki azalttığım her şeyden daha çok ferahlattı beni. Az insan=çok huzur. Sosyal varlıklar olduğumuzu biliyorum ama bilmemiz gereken diğer bir şey ise on adet 10 kuruşun da ,iki adet 50 kuruşun da aynı değere sahip olduğu. İnsanları elbette nicelik olarak yansıtamayız. Belki beni kibirli,itici ya da insanlara değer vermeyen biri sanabilirsiniz. Ama hayat bir daha ele geçmeyecek zamanlarla donatılmışken ,onu neden kıymetini bilemeyecek kişilerle harcayayım ki? Size tavsiyem hayatınız ve vaktiniz konusunda bencil olun.
Lisenin tam ortasında evime daha yakın bir okula nakil olduğumda bir ergen olarak çok zor zamanlar yaşamıştım. İnsan yakından fark edemiyor işte sonradan ''iyi ki'' deyip durdum. Hala birlikte aktığım nehirlere selam olsun. Sonrasında bu değişimin üzerine daha cesur bir değişimle üniversitemi değiştirdim yatay olarak. Özel bir okuldan devlet okuluna geçmek bana başlarda zor gelmiş olsa da yine '' iyi ki'' dediğim yerdeyim. Şimdi ben bunları neden anlatıyorum ? Aramızda kalacaksa ben de bilmiyorum :).Oldukça fazla okul ve sosyal çevre değiştirmiş biri olarak hep arkadaş dolusu havuzlarda yüzdüm ve yeni yeni anlıyorum yapay bir su değilmiş ihtiyacım olan. Kendimi tanımaya ve keşfetmeye başladıkça sakince akan , kaliteli nehirlere daha sıkı sarıldım.
Bugün bir arkadaşımla sohbet ettim uzun uzun .Ona dert yandım,güzel şeyleri yaparken bazen insanlardan ötürü yönümü değiştirmek geliyor içimden diye. Sularıma pis sular karışmaya başlıyor dedim. Arkadaşım '' yolu değiştirme, yoldaşı değiştir'' dedi. İlaç gibi cümlelerdendir kendisi.Arada sen duracak gibi olsan da sana temiz su taşıyan arkadaşlarla akıyor hayat,akması gerektiği yolda. Kimlerle yürüdüğün burada önemli ve anlamlı oluyor işte.
Ben kendime bir yol buldum akacak. Bu yolu bulmam da bugüne kadar hayatıma giren-çıkan-hala olan-hep olacak olan arkadaşlarım dostlarım bana yardım etti. Hepsi iyi ki vardılar ve iyi ki var olacaklar.
Ahmet Hamdi Tanpınarı da anmalı...
Ne içindeyim zamanın,
Ne de büsbütün dışında;
Yekpare, geniş bir anın
Parçalanmaz akışında.
Bir garip rüya rengiyle
Uyuşmuş gibi her şekil,
Rüzgarda uçan tüy bile
Benim kadar hafif değil.
Başım sükutu öğüten
Uçsuz bucaksız değirmen;
İçim muradına ermiş
Abasız, postsuz bir derviş.
Kökü bende bir sarmaşık
Olmuş dünya sezmekteyim,
Mavi, masmavi bir ışık
Ortasında yüzmekteyim.
Sevgiyle...
Yorumlar
Yorum Gönder